Mehmet ile Aslı Yorumu (Kısa Hikâye)

“ Günün birinde Mehmet ve Aslı isminde iki arkadaş varmış, bunlar sosyal medyadan tanışmışlar, samimi olmuşlar, her daim gülerler, mesajlarda şakalaşırlar,

Birbirlerine vakit ayırırlarmış derken gel zaman, git zaman araları açılmaya başlamış, kız artık Mehmet’e karşı soğumuş, uzaklaşmaya Başlamış.

Mehmet, buna bir anlam verememiş ama bunun farkında olduğu için Aslı’ya anlatma’ya çalışıyormuş, aslı bunun farkında fakat aldırış bile etmiyor üstelik Mehmet’i dinlemek istemiyormuş bile.

Üzerinden baya zaman geçti, hâlâ aynı ve daha da beter soğuyormuş. Artık arkadaşlıkda bitmişti ve yerini yabancılığa bırakmıştı, buna Mehmet üzülüyor fakat yapacak bir şeyde yoktu.

Aradan yıllar geçti ve Mehmet artık o günleri atlattı, eskisinden daha iyi bir Mehmet oldu… Aslı ise artık perişan, bitap ve yorgun bir kadın oldu çünkü o vakitler Aslı, boş vakti bol olduğundan sırf zaman geçirmek ve çıkarı olduğu için konuşmuş, hiç samimi gözüyle bakmayıp onla sadece işine yaradığı için konuşmuş, menfaati bitince de gözünün yaşına bakmadan bırakmış.”

Sevgili okurlarım, bu kısa hikaye de sizce ne anlatılmak istenmiştir? Siz, buna cevap ararken ben kendi cevabımı size söyleyeyim.

Burada şu anlatılmakta “ insan bazısı merhametsiz ve kalbi katı olunca çıkarı için insana yanaşır, kalbi güzel yahutta sadık olduğu için samimi olmaz. Ondan dolayı Aslı, Mehmet’i samimiyetle sevmedi, çıkarı için sevdi.

“ Artık kim zerre ağırlığınca bir hayır işlerse, onun mükâfatını görecektir, Kim de zerre ağırlığınca bir kötülük işlerse, onun cezasını görecektir.”

(Zilzal süresi 7-8 ayet-i kerime)

Sanmayın ki her insanın sözü, hareketi, yaptığı şeyleri boşa gidecek. Biz bu dünya’ya imtihan için geldik, insanın yaptığı hiçbir şey boşa gitmeyecek.

İnsan, şu biçilmiş ömründe yaptığıyla ahirette sorguya çekilecek.

Yukarıda ki ayet-i Kerimede de dediği gibi kendini iyiye sarf edersen mükâfatını alırsın, kötüye sarf edersende cezanı alırsın.

Son olarakda Aslı gibi menfaat ve sadece kendi işi için dost, arkadaş, sevgili olacağına Mehmet gibi temiz ve saf ol çünkü insanın vebali ağır olur.

Sabır ve sukûnatla yazımı okuduğunuz için teşekkür ederim,

Bir dahaki yazımda görüşmek üzere sağlıcakla kalın

 

BANA SEN LAZIM SEN

Ne bir insan isterim ne bir mal;
Bana, sen lazım sen.
Ne bir kayık isterim ne para pul;
Bana, sen lazım sen.
Ne bir Diyar isterim ne gezmek;
Bana, sen lazım sen.

Dokunmak ister, dudaklar’ım, dudak’larına;
Hasretim, o! ateşli bakış’larına,
Ben istemem, senden gayrı, can bana,
Bana, sen lazım sen.

Hasret, sarılmaksa sana, beklerim;
Dünya çilesi, sen varken nisyenim,
Ben görmem, senden gayrısı bendim,
Bana, sen lazım sen.

Ne mutluluk içinde’yim ne de kasvet’im;
Bana, sen lazım sen.

SON NEFES

Martıların kanadına koyun beni;

uçursun diyâr, diyâr beden’imi,

Dost’uma deyin son arz-u hâl’imi,

Dünya çekilmiyor, zor verdim nihâyi nefes’imi.

 

 

Bir gezegen olsaydım mahluk arasında;

belki bu kadar acımazdı! Gönül yarası da,

dost’uma deyin son efkar’ımı da,

Dünya çekilmiyor, zor verdim nihâyi nefes’imi.

 

 

Herkesin bir derdi var,sinesinde yar’a;

el el’e versek geçecek ama,

Dost’uma deyin, son vaadim ona,

dünya çekilmiyor zor verdim nihâyi nefes’imi.

 

 

İsyan’ım yok Rabb’ime, sümme haşa;

sadece acımı dile getirmek derdim yok başka,

Dost’uma deyin son haykırışım ona,

dünya çekilmiyor, zor verdim nihâyi nefes’imi.

 

 

×