Hava olacakları tahmin etmiş gibi kasvetliydi. Uzun tenha sokağı aydınlatan tek şey gökyüzünü bir bıçak gibi yaran şimşeklerinin ışığı sokaktaki tek ses ise yardım çığlıkları atan gök gürültüsünün sesiydi. genç kadın uzun dalgalı saçlarını ensesinde toplarken bir yandan da yürümeye devam ediyordu. Sabaha karşı 05:42 civarında yürüdüğü ıssız sokakta izlenme hissiyle arkasını döndü ama bomboş bir yol karşıladı onu. Yeni atandığı hastanedeki uzun ve yorucu nöbetin verdiği bir yorgunluk olduğunu düşündü cebinden çıkardığı kulaklığın dolanmış kablosunu çözmeye çalışırken bir süre sonra cehennemi olacağı eve yaklaşmak için bir sokak daha döndü. Bir adım atmışken saçlarında bir el hissetti ve aynı hızla saçlarını çekip yanağını yanağına yaklaştırıp tok sesiyle konuştu. Ama kız sesi algılayamadan ilk adamın gözlerine dikkat etti. Kar maskesinin gizleyemediği camı andıran buz mavisi gözleri kızı ürküttü. Kız adamın gözlerine korkuyla bakarken artık sadece adamı görmüyor duyuyordu da. Gök gürültüsünü bile bastıran fısıltısıyla konuştu.
-Bu seni 2. kez dışarıda görüşüm Hemşire. Bir sonraki karşılaşmamızda benimsin.
Adam kızı bıraktığında kız korkuyla olduğu yere çöktü. Ellerini saçlarına geçirip korkuyla etrafına baktı ardından da hıçkırarak ağlamaya başladı.
4 Ay Önce
Kadın baş hemşirenin karşısında ellerini bağlamış başı önde mahcup bir ifadeyle duruyordu.
-Baş hemşirem ben sadece bir hastaya yardım ettim.
-Kes sesini. Sen bunu nasıl yaparsın? Sen bir hastayı nasıl yolun ortasında tedavi edersin.
Kadın sabrının sonunda olduğunu hissedebiliyordu. Yaptığı tek şey yolda sinir krizi geçiren bir adama yardım etmekti ama herkes sanki adamı öldürmüş gibi davranıyor ve kızıyordu. Baş hemşire hala bağırıyor ve kızıyordu. En sonunda dayanamayıp başını dikleştirdi ve ellerini masaya vurarak o da bağırmaya başladı.
-Eh yeter be sanki adam öldürdüm. Yolda kriz geçiren bir adama yardım ettim alt tarafı.
-Sen yoldan geçen birine yardım etmedin hemşire. Sen Ruh hastası bir psikopata yardım ettin. Sen elini bile sürmemen gereken birine yardım ettin.
-Ne yapsaydım öylece durup ölmesini mi izleseydim? Ne olursa olsun o bir hasta, o bir can. Ne olduğu kim olduğu beni ilgilendirmez. Ben işimi yaptım.
-İyi o zaman bende işimi yapıyorum ve senin tayininin verilmesi için talep yazıyorum.
Bunu demesiyle kadının gözleri kocaman açıldı. Olduğu yerde sarsıldı ve önünde ki sandalyeye tutundu.
2 Hafta Sonra
Genç kadın evine son kez bakıp sürüldüğü yere gidebilmek için taksiye bindi. Başına gelecek her şeyden habersiz…
Şimdi Ki Zaman
Genç kadın yatağının üstünde oturmuş az önce olanların korkusuyla etrafına bakıyor bir yandan da farkında olmadan sallanıyordu. Gözlerini karşısında ki duvara sabitlemiş bir şekilde düşünüyor, aklından kırk tane şey geçiriyor ama hiç bir mantıklı sebep bulamıyordu.
Bu adam kim?
Bu adam onu nerede gördü?
Bu adam onu yakalamasına rağmen neden öylece bıraktı?
En önemlisi ise bu adam onu öldürür mü?
Kadın bunları düşünürken olduğu yerde uyuyakaldı. Bir süre sonra kadın önce saçlarında bir el hissetti, ardından anlında bir dudak. Gözlerini açacakken biri konuştu.
-Gözlerini açarda benimle göz göze gelirsen bunu üçüncü karşılaşmamız sayar seni bana mahkum ederim.
Adamın söylediklerinden sonra değil gözlerini açmak daha sıkı yumdu gözlerini. Adam yüzünü kadının suratına yaklaştırdı burunları birbirine değiyordu . Adam fısıltıdan farksız bir sesle tekrar konuştu.
-Çok güzelsin hemşire. Bu güzelliğin bana zarar ama sana daha da zarar verecek. Üçünü karşılaşmamızı sabırsızlıkla bekliyorum.
Adam eğildiği yerden doğruldu. Yavaş adımlarla önce odadan sonra evden çıktı.
Kadın korkarak açtı gözlerini etrafına baktı kimseyi görmeyince koşarak odadan çıkıp evin içini gezdi ardından da cama çıkıp etrafa baktı bu sefer. Oynayan bir kaç çocuk ve mahalledeki kaldırıma çöküp konuşan erkeklerden başka kimse yoktu. Camın önüne çöküp ağlamaya başladı. Ellerini yumruk yapıp yere vurmaya başladı ellerini. Elleri kan olana kadar vurdu, elleri paramparça olana kadar vurdu. Sakinleşmek adına derin nefesler almaya çalışsa da alamadı tam tersine daha çok boğuluyor gibi hissetti. Nefes alamadıkça ellerini boynuna sarıp nefes yolu açmak ister gibi tırnaklarını boğazına geçirdi. Artık sadece elleri değil boynu da kan revan içindeydi. Yana doğru yıkıldı ve kan içinde kıvranmaya devam etti. Sadece adamın gelişi bile onu bu kadar zorlamışken önünde ki iki hafta onu daha da zorlayacaktı.
1.Gün Kadının Ağzından
Çalıştığım hastaneden aldığım izinle biraz olsun rahatlasam da hala ondan korkuyorum. Hastanede göremez beni ama ya yine eve gelirse? Adamı görmezsem korkmam diye düşünüyorum. Hem belki o adamda beni unutur.
2.Gün Kadının Ağzından
Yatağımdan hiç çıkmadım bu iki günde. Sadece yattım ve düşündüm. O adam hiç gelmemişti iki gündür. Belki de unutmuştu beni. Hem o adam beni nasıl alacak ki? O kadar kolay mı? Bu devirde bir insanı öylece alıp gitmek kolay mı? Belki beni arayacak bir ailem yok ama hastanedekiler beni merak eder? Eder dimi?
3.Gün
Adam evin önüne gelmiş kadının yatak odasının penceresine bakıyordu. Üç gündür evinden dışarı adımını atmamıştı kadın. Hastaneden iki haftalık izin almıştı. Kendisinden korktuğunu biliyordu adam ama bu onun hoşuna gidiyordu. Kadın dediğin erkeğinden biraz olsun korkmalı diye düşünen psikopat ruhlu biriydi o. Adam binanın eski gıcırtılı kapısını açtı ve içeri girdi. Merdivenleri çıkarken yaşlı bir kadın yolunu kesip onu soru yağmuruna tuttu.
4. Gün
Kadın artık daha rahattı korkularına rağmen daha rahattı. Yavaş adımlarla salona yürüyüp camı açtı. Camı açıp aşağıya doğru bakınca binanın tam karşısında bir adam gördü. Kafasında kapüşonlusu suratının yarısını kapatan kırmızı bir fular vardı. Hızla camı kapatıp içeri girdi kadın. Aynı korkuyla perdeyi de çekip koşarak mutfaktan bir bıçak aldı ve dış kapının önüne oturup gözlerini kapıya dikip beklemeye başladı. Aklından geçen şey ise belliydi. Eğer adam içeri girerse bıçağı ona saplayacak ve kaçacaktı evden. Tahmin ettiği gibide kapı açıldı ve içeri o adam girdi. Kadın hızla ayağa kalkıp bıçağı karşıya doğru tuttu. Adam suratına yamuk bir gülümseme yerleştirdi ve bir adım atıp kadına yaklaştı.
-Sen beni öldüremezsin hemşire.
-Neden? Sen değil misin benim evime zorla giren? Sen değil misin beni tehdit eden. Nefsi müdafaa sayılır ceza bile almam.
Adam bu sefer kahkahalarla gülmeye başladı. Kadına bir adım daha yaklaşıp bıçağın ucunu sol tarafına değdirdi.
-Burası senin yerin hemşire buyur sapla ve öldür beni.
Kadının elleri titremeye başladığında adam kadının elini tutup sabitledi. Kadınla suratlarını aynı hizaya getirmek için eğildi ve fısıltıyla konuştu.
-Hadi hemşire. Yapabilirsin. Hadi.
5.Gün
Adam kadının yapamayacağını anladığında bıçağı sivri kısmından tutarak aldı ve gitti. Kadın dünün korkusunu üstünden atamamış halde hala kapının önünde ki duvarda oturuyordu. Kafası bacaklarının arasında uyuya kalan kadın evinin kapısının sertçe çalmasıyla sıçrayarak uyandı. Korkuyla kapıya gidip kapıyı açtığında karşısında iki tane polis memuru kapısında dikilmiş onlarla karakola gitmesi gerektiğini söylediler. Kadın kafasını sallayıp üstüne bir kot ceket aldı ve çıktı evden. Mahalledekiler ona bakıp kendi aralarında fısıldayarak onun hakkında konuşuyorlardı.
6.Gün
Kadın nezarethanede oturmuş anasını kaybetmiş kuzu gibi etrafına bakıyordu. O sırada nezarethanenin kapısı açıldı ve adam içeri girdi. Kolunda sargı, suratında maske olsa da gözlerinde ki zafer gülümsemesiyle kadına doğru yürüyüp tam karşısına dikildi. Adam sargılı kolunu tuttu ve o tok sesiyle konuştu.
– Beni bıçaklayıp kaçman pek hoş olmadı sanki hemşire?
Kadın şok içinde ona baktı. Hızla ayağa kalkıp demir parmaklıklara tutundu.
-Ne bıçaklaması ne saçmalıyorsun ben öyle bir şey yapmadım!
Adam kahkahalarla gülüyordu artık. Gülmesi durunca ciddileşti ve kaşlarını çatıp kadına baktı.
-Şimdi seninle bir anlaşma yapacağız Hemşire. Ya benimle gelirsin ya da bir ömür boyu hapiste sürünmen için elimden geleni yaparım.
-Elinden geleni ardına koyma. Seninle hiç bir yere gelmiyorum.
-Sen bilirsin hemşire.
13. Gün
Kadın günlerdir bu nezarethane odasında duruyordu. Bir iki yudum su ve bir parça ekmekten başka bir şey geçmemişti boğazından.Nezarethaneni gıcırtılı kapısı büyük bir gürültüyle açıldı ve iki polis memuru girdi. Hiç bir şey demeden kadını da alıp çıktılar bir polis aracına binip ilerlediler. Kadın tek kelime etmeden yolu izlerken ana yola değil de ormanlık yola girdiklerini fark ettiğinde hızla polislere dönüp “ne oluyor” diye sorup bağırmaya başladı. Kimse ona cevap vermese de o sorup bağırmaya devam etti.
Bir ev göründü ilk önce kocaman bir ev. Ardından o evin bahçesinden içeri girdi araba. Evin kapısında ise o adam bekliyordu. Adam durduğu yerden hareketlenip arabanın kapısına yaklaşıp kapıyı açtı ve kadını kolundan tutup çıkardı arabadan. Kadın gelmemek için dirense de bir işe yaramadı ve adam onu sürükleyerek eve soktu ardından da bir odaya.
Oda tamamen aynadan oluşuyordu. Kadın etrafına baktıkça koluna yapışmış adamı gördü. Adam kadını yere fırlatıp önce kafasında ki kapüşonluyu çıkardı. Adamın saçlarının bazı yerleri kısa bazı yerleri uzundu. Kız biraz gerilediğinde bu sefer yüzünde ki fuları çıkardı. Fuların altında ki suratında çok derin yara izleri vardı. Bir yanağı erimiş haldeydi, eti aşağı doğru erimiş ve büzüşmüştü. Öbür yanağının ise derisi yüzülmüş haldeydi. Bu yanağında sadece eti değil yer yer dişlerinin beyazlığı bile görünüyordu. Çenesi ise bir taş ile parçalanmış gibiydi.
Kız adamın suratından o kadar korktu ki çığlık atarak geriye kaçtı. Sırtı arkasında ki aynaya değdiğinde kaçacak yerinin kalmadığını o da anlamıştı. Adam bu sefer üstünde ki ceketi çıkardığında üstündeki kısa kolludan kollarında ki faça izleri çıktı ortaya.
Kadının aklından tek bir şey geçiyordu.
Kendine bile bu kadar zarar verebilen bir ruh hastası bana asla acımayacak.
Adam kadına yaklaşıp çenesinden tutup kafasını kendine çekti ve kadının suratına derin bir nefes verip kafasını sağa sola oynatarak konuştu.
-Bak hemşire artık benimsin. Kaçacak yerin yok. Seni arayacak ne bir ailen ne de bir arkadaşın var. Aylar önce bana ettiğin o yardım bugün senin ya sonun olacak ya mutluluğun.
-Öldür o zaman ruh hastası herif. Seni kabullenmektense ölürüm daha iyi.
Adam daha çok güldü ve peki diyip çıktı odadan. Adam çıkar çıkmaz etrafa bakıp kurtulmanın bir yolunu aradı ama yoktu. Her yer aynadan ibaretti. Kadın sinirle elini aynaya geçirip hem aynayı kırdı hem de elini parçaladı. Aynanın kırık parçasını eline alıp sıkıca tuttu adam içeri girip kadını o halde görünce kahkaha atmaya başladı.
-Ne yapacaksın Hemşire beni mi öldüreceksin? Daha önce denedik beceremedin.
Kadın bir elinde ki keskin parçaya bir de adama baktı bu sefer elinde ki parçayı kendi boynuna dayayıp adama baktı.
-Seni öldüremem ama kendimi öldürebilirim.
Adam gülmeyi kesip ciddileşti bu sefer. Kaşlarını olabildiğince çatıp sert sesle konuştu.
-Saçmalama hemşire. Güzel yüzüne bir şey olacak şimdi bırak şunu.
Bu sefer kadın kahkaha atmaya başladı. Elinde ki parçayı daha çok boynuna bastırdı artık parmağına kan damlamaya başladı. Adam seri bir hareketle gelip kadının elindeki parçayı alacakken kadın seri bir hareketle camı suratına sapladı. Kadın aynayı suratına saplamasıyla bayılması bir oldu. Adam hemen kadını kucağına aldı ve odadan çıkıp evin içindeki çalışanlara doktor çağırmaları için bağırdı.
14. Gün(Gece 01:03)
Kadın yattığı yerde çığlık atarak ağlıyordu. Doktor suratındaki ayna parçasını çıkarıp dikerken kadın çığlık çığlığa bağırıyordu. Doktor çığlıklara daha fazla dayanamayarak adama döndü.
-Beyefendi bu böyle olmaz morfin verelim.
-Hayır doktor. Dik ve git.
Doktor içi acısa da adamın sözünden çıkılmayacağını biliyordu. Doktor işini bitirip malzemelerini toplayarak çıktı evden.
Kadın gözlerini tavana dikip yanağının acısına ağlamaya devam etti. Adam ise karşısında ki koltuğa oturup kadına dikti gözlerini.
-Sana dedim hemşire güzelliğin bana zarar ama en çok sana zarar. Kendine zarar vermenin cezasını çekeceksin.
-Ne yapacaksın?
Bir şey demeden kalktı ve kadının kolundan tutup sürükleyerek aynalı odaya geri soktu. Pantolonunda ki kemeri çıkarıp kemer tokası uzun kısımda kalacak şekilde eline doladı.
-Her vuruşumda sayacaksın Hemşire.
Cümlesi biter bitmez kadının sırtına vurdu kemeri.
Kadın can acısına çığlık atıp acı içinde bağırmaya başladı. Adam daha kuvvetli vurup son gücüyle bağırdı.
-Say dedim Hemşire. Say!
-Bir…
-İki…
-Üç…
Adam her seferinde daha sert vuruyordu. Beşe geldiklerinde durdu ve cebinden telefon çıkarıp bir klasik müzik açtı. Son ses keman sesinin altında onun çığlıkları vardı. Kadın on dediğinde adam kemeri bir köşeye fırlattı. Kadını saçından tutup kafasını kaldırdı.
-Bana bak hemşire bir daha kendine zarar verirsen senin suratını kendi suratımdan beter hale getiririm. Anladın mı?
Kadın kafasını aşağı yukarı salladı. Adamda kafasını itip ayağa kalktı. Odanın kapısının açılıp kapanma sesini duyduğumda dikelip ağlamaya başladı. Sırtı her hareketinde daha çok acıyordu. Kadın her şeye son vermek istiyordu artık. Ölümse ölümdü. Usul adımlarla kapıya yaklaştı kulpunu aşağı indirdiğinde kapının kilitli olduğunu fark edip kapıya vurdu. Adam odaya gelip kapıyı açtı. Kadın karşısında ki adama bakıp “tuvalete gidicem” dedi sadece. Adam aynayı kırdığı yeri gösterdiğin de anlamadı ve aynaya bakıp geri döndü adama.
-Oraya işersin.
Başka bir şey demeden çıktı odadan. Kadın bir oraya baktı bir kapıya aynanın olduğu yere çöküp kafasını arkadaki duvara vurmaya başladı adam küt küt duyduğu seslerle hızla odaya girdi. Adam kadının kafasını vurduğunu görünce hızla kadına yürüyüp saçlarına eline dolayıp zorla odadan çıkarıp bodrum kata sürükledi. Kadın saçlarında ki elden kurtulmak için adamın eline yapışıp kaçmaya çalıştı ama olmadı. Adam kadını bir sandalyeye oturtup ellerini ve kollarını bağladı.
-Sana demiştim hemşire. Kendine zarar vermemen konusunda seni uyarmıştım.
Kadın sonunda etrafında olanları gördüğünde bir sürü kesici alet, şişelerde kimyasallar ve bir çok bahçe aletleriyle yan yana duran tamir aletleri gördü.
-Ne yapacaksın bana?
-Sana seni benden beter ederim demiştim Hemşire.
Kadın korkuyla adama bakıyordu. Adam masanın üstünde ki bir şişeyi aldı ve kadına yaklaşıp zorla ağzına döktü içindeki sıvıyı. Kadın tükürmeye çalıştıkça adam ağzını kapatıp zorla yutturdu. Kadın yuttuğu sıvı ağzından geri gelirken kanla beraber kustu sıvıyı.
-Bu içtiğin sıvı boğazında küçük kesikler açacak hemşire kan kusacaksın kendi kanında boğulacaksın.
Öbür masaya gittiğinde ise ucu küçük bıçaklarla dolu bir deri kırbaç vardı. Onu kadının karnında, sırtında hatta bacaklarında gezdirdi ve bıçağın kesmesine izin verdi. Daha sonra eline bir eldiven giyip alt raflardan bir kutu çıkardı. Kutunun kapağını açıp içinden bir bitki çıkarıp kadına doğru yavaş adımlarla yürüdü.
-Bak hemşire bu bir ısırgan otu. Zararsız görünür ama insan tenini küçük küçük ısırır. Şimdi bunu senin kesiklerine basacağım ne kadar acıdığını ise birlikte gözlemleyeceğiz.
Isırgan otunu kadının bacağına yapıştırdığında kadın sadece vurmanın acısını hissetti ama daha sonra sanki açık yarayı biri cımbızla daha çok açıyormuş gibi acımaya başladı. Kadın kustuğu kanların arasında çığlıklar atıyor ve kurtulmak için debeleniyordu. Tekrar masaya döndüğünde bu sefer benzin aldı masanın üstünden ve kadının bacaklarına döküp uzaklaştı ve bir sigara yakıp kadının ağlamalarını dinlerken keyifle sigarasını içip sigarasının sonunda ise kadına yaklaşıp yanan sigarayı kadının bacaklarına atmasıyla kadının bacakları tutuştu. Kadının yanan bacaklarını izlerken dinlemek için bir klasik müzik açtı. Daha önce yaptığı gibi kadının acı çığlıkları arasında klasik müziğini dinledi. En sonda kadının ağzını kendi fularıyla ağzına bağlayıp kendi kanıyla boğulmasını izledi.
Kadının karşısında yere bağdaş kurarak oturdu ve yerde ki kanlarda parmağını gezdirip parmağını ağzına götürerek yaladı.
15.Gün
Evden çıkan alev ihbarlarıyla bölgeye gelen polis ekipleri olay yerini incelerken boş sandalyenin önünde oturur pozisyonda yatan bir adam gördüler. Adam ağzında kırmızı kanlı bir fular ile gözleri açık şekilde öylece yatıyordu.
(Yerel Gazete)
Psikoz(Gerçek olmayan inanışlarda olması, gerçek olmayan şeyleri görmesi, duyması, gerçekle hayal ayrımı yapamaz hale gelmesi durumuna denir.) hastası olduğu belirtilen A.A isimli (erkek) şahıs çıkan yangın sonuncun da polis ekipleri tarafından işkence edilmiş halde ölü bulundu. Otopsiden çıkan sonuçlarda A.A isimli şahsın Psikoz olduğu ve vücudunda ki yaraları kendinin yaptığı ortaya çıktı. Evinde bulunan bir defterde yaşadığını sandığı şeylerin yazılı olduğu da tespit edildi. Eski kullanılmayan bir binaya girip kendisine orasının yıkılma tehlikesinde olduğunu söyleyen bir kadını(72) vücudunda derin kesik darbeleriyle öldürdüğü öğrenildi.
Defterin ilk sayfası:
Terapistimin önersiyle bu saçma defteri yazmaya başladım. Ne kadar yararı olacak bilmiyorum ama gün içinde olanları yazmalıymışım.
Bugün yine o kadını aradım. Tüm hastaneleri gezdim, her sokağı karış karış ettim ama yok. Bulamıyorum.
O gün sinir krizi geçirdiğimde bana yardım eden hemşireyi düşünüyorum günlerdir. Üstünde ki hemşire üniformasını unutamıyorum. Üstünde kırmızı hemşire üniforması ve kafasına taktığı siyah büyük tokasını bayılmadan önce bir kaç saniye görsem de gözümün önünden gitmiyor. Adını bile bilmediğim bir kadını sokak sokak arıyorum. Onu ilk görüşüm bir sokakta baygınken oldu ama son görüşüm kollarımın arasında olacak.
Katılın!
Yorumlar