Bugün farklı bir yazı yazmak geldi içimden,
Bir hayvana duyulan cömert ve içten sevgide öyle bir şey vardır ki, insanoğlunun kıymetsiz dostluğundan ve pamuk ipliğine bağlı sadakatinden darbe almaya alışmış olanı çok derinden etkiler, diyor.
Sfenks kitabında Edgar Allan Poe
siz kıymetli okurlara biraz yazıdaki konusu geçen kişiyi anlatacağım. O bir cömert insandı bir lokma ekmeğini bin kişi ile yemeği isterdi.
Çalıştığım kurumda (İstanbul-Küçükçekmece Belediyesi) işçi olarak işe başlayıp kısa sürede kendini sevdirerek ekipbaşı konumuna gelmiş idi. Bir gün İstanbul’da bir börekçide kahvaltı yaparken Ahmet buyur beraber kahvaltı edelim dediğimde vaktim yok abi arkadaşlar bekler müsadenle deyip, tezgahtar arkadaşa bana iki tepsi kürt böreği paket yap, dedidiğinde doğrusu şaşırmıştım. “Ne yapıyorsun Ahmet?” Bu kadar nevaleyi diye sorunca arkadaşlara bugün kahvaltı benden kimse bir şey almasın dedim diye belirtti.
Velhasıl uzun yıllar çalıştıktan sonra emekli olduğu köyümüze yerleşmişti,
Mahallerimiz arasında yürüme mesafesi 30 dakika kadar vardı. Oradaki komşuları ve akrabaları anlatıyor, Misafiri sever, köye yolu düşen hemen,hemen herkesi yedirip içirmeden göndermezdi. Yemeğe oturmadan Amcalarını, komşularını çağırır, onlarla beraber olmaktan haz aldığını ifade ederdi.
Kış geldimi köylerden Büyükşehirlere insanların gitmesi Kasım-Nisan ayları arasında geride kalan kedi,köpek gibi sahipsiz sokak hayvanlarına bakardı. Abartısız söylüyorum kapısının önünde en az on kedi beş altı köpek olurdu. İlçe merkezinde ki, ekmek fırınlarından bir iki gün önceden kalan ekmekleri getirtir onlara yemek yapıp verirdi.
Günlerden 22 Haziran 2022 tarihinde ansızın geçirdiği bir kalp krizi sonucu aramızdan ayrıldı.
Vefat ettiğini sosyal medyadan, öğrenen, duyan, yakın ilçe ve köylerde kendisi ile hukuku bulunan Esnaflık döneminden olsun (Bir dönem İstanbul’da Market Çalıştırmıştı.) Çalıştığı kurumdan mesai arkadaşları son yolculuğunda onu uğurlamaya geldiler, yüzlerce seveni.
Ben şahıs olarak cenazeler yıkanırken pek bakmam, sağlığında ki, iyi hali ile hafıza belleğimde anısı kalsın diye düşünürüm.
Naaşını evinden çıkarmadan evin önündeki yıkama yerinde bir kaz sürekli kaynayan su kazanı ile evin merdiveni arasında gidip geliyor
Bağırarak kanatlarını çırpıyor gagasını gökyüzüne kaldırıp başını toprağa vuruyordu. Durumu fark eden 20 km uzaklıktaki köyden gelen Münir Özer adında bir abimiz Nurettin bey Kaz Ağlıyor dikkatini çekerim! diye söylendi. İçimden o anı kayda almak geçti fakat cenaze yerinde telefonla kayıt yapmanın uygun olmayacağını düşünerek bu düşüncemden vazgeçtim.
Üstteki resimde gördüğüz kaz işte o ağlayan kaz. Şimdi nerededir kim bakar? Onunla ilgili bir veriyede sahip değilim. Hayvan sevmenin o sevginin size katbe kat fazlasıyla geri dönüşünü ancak bir can dostu olan anlar.
Ruhun şad olsun güzel insan.
Âşık Mahzuni Şerif üstat bir Eserinde şöyle diyor,
Der Mahzuni gardaş yaran
Hak deyip de Hakk’a varan
Dünyada dost evi kuran
Ahrette içine geçer