BERGÜZÂR

Rüzgâr savurdu, uyandım, hengamesine hayatın,

Bir hummalı sevişle, kucakladın hayli mekânı,

Zaman bana ne verdin ki, benden ne götürdün,

Yolları arşınladın ama bulamadın mı bencileyin.

 

Bulandı bal özü, güz kumralı, yemiş sarı gözlerin 

Masumiyetin kederli yokuşları aynalardan taştı,

Loşluğun tebessümü sindi satır aralarına, ellerin

Çizildi portresi hasretin ama bakamadın mı bencileyin.

 

Zifiri karanlık gecelerde teninde ay uyuklar

Sarar dört bir yanını örtüler, köşe bucak maziler

An dolanır uzaklardan, sürer sefasını üstüme 

Kuytulara saklandın da kaçamadın bencileyin.

 

Sinmiş köşesine derbeder, pusludur haki gözleri

Tuzak kurmuş bahtiyar bir el sandım maziyi

Bölük pörçük dalgalar, deveran etti sanrılar, 

Ummanları duyup da saklar mısın bencileyin.

 

Ne kaldıysa yazılıdır, dirensin arsız çığlıkların

Susmasa da, toprak kokusu kessin keskin havayı 

Parmakların sindiği mumun titrek ışığı ansızın

Dolarsa fısıltın ruhuma korkmaz mısın bencileyin.

 

Efil efil entarisi ve saçlarının karası kuytuda

Hülyası ininde bülbül sesi, titrek ezgisi ahuzar

Çaldı kurgusunu mehtabın, ay dolunaya dönerken 

Bana kalan bir yadigar, bulamadın mı mâziden Bergüzâr.

×