Kar Tanesi Kadar

Hepimiz iyi veya kötü karakterler olarak birbirimizin hikâyesinde türlü roller alırız. Birilerinin hikâyesindeki iyi veya kötü karakter olmanın önemi, o rolün etkisi kadardır. Eğer senin rolünün, birinin hikâyesinde güçlü bir etkisi yoksa onun için sadece kısa bir serüvenden ibaretsindir. Varlığın önemsiz, küçük bir ayrıntıdır.

“Kibir ve aptallığın bir araya geldiği bir yerde izlemeye değer bir rol yoktur.”

Jane Austen

Başkasının hikâyesinde rolü büyük olanlar, zaman zaman rol çalanlar ve hatta baş rol olanlar bile vardır. Bunlar, kişinin hikâyesinde önemli bir yere sahip olmayı başara bilenlerdir. Aslında anlaşıldığı üzere rollerimizin süresinin uzun veya kısa olmasının yanında, birbirimizin hikâyesindeki etkimiz, hikâyeye katkımız da önemlidir. İyi kusurlu, kötü soytarı etkili bir karakter olabilir.

Fakat nereden bileceksin tecrübe ettiklerinin dışında; birilerini hayatına almadan kimin hikâyene renk katacağını, kimin hikâyenden renk çalacağını bilemezsin, değil mi?

Hayatının bazı dönemlerinde zaman askıda bekletir ya seni.. Hem kendi hikâyende hem de başkasının hikâyesinde varlığının bir anlamı yoktur. Umut ipi çürüyüp seni askıdan düşürene kadar ne eksildiğini ne de çoğaldığını bilemezsin. Gerçeğin avucuna düştüğün anda bir kar tanesi gibi eriyip, buhar olup yok olmak istersin. Sulara katılıp renk vermek istemezsin. Uçurumun kenarında bekleyen teselliler olmaz olsunlar. Yiten yitti giden gitti zamandan.. Ölüyü diriltmez ışıksız bir odanın simsiyah perdelerini aralaman.

Zaman, her şeyin ilacı değilmiş anlarsın; acı veren kötü duygularla birlikte mutluluk veren güzel duyguları da süpürebilirmiş hissiyatından.

 

 

 

×