Rüzgâr savurdu, uyandım, hengamesine hayatın,
Bir hummalı sevişle, kucakladın hayli mekânı,
Zaman bana ne verdin ki, benden ne götürdün,
Yolları arşınladın ama bulamadın mı bencileyin.
Bulandı bal özü, güz kumralı, yemiş sarı gözlerin
Masumiyetin kederli yokuşları aynalardan taştı,
Loşluğun tebessümü sindi satır aralarına, ellerin
Çizildi portresi hasretin ama bakamadın mı bencileyin.
Zifiri karanlık gecelerde teninde ay uyuklar
Sarar dört bir yanını örtüler, köşe bucak maziler
An dolanır uzaklardan, sürer sefasını üstüme
Kuytulara saklandın da kaçamadın bencileyin.
Sinmiş köşesine derbeder, pusludur haki gözleri
Tuzak kurmuş bahtiyar bir el sandım maziyi
Bölük pörçük dalgalar, deveran etti sanrılar,
Ummanları duyup da saklar mısın bencileyin.
Ne kaldıysa yazılıdır, dirensin arsız çığlıkların
Susmasa da, toprak kokusu kessin keskin havayı
Parmakların sindiği mumun titrek ışığı ansızın
Dolarsa fısıltın ruhuma korkmaz mısın bencileyin.
Efil efil entarisi ve saçlarının karası kuytuda
Hülyası ininde bülbül sesi, titrek ezgisi ahuzar
Çaldı kurgusunu mehtabın, ay dolunaya dönerken
Bana kalan bir yadigar, bulamadın mı mâziden Bergüzâr.