SUSKUNLUK UÇURUMU

Dilimin ucundan suskunluk uçurumuna atlayarak intihar ediyor bütün kelimelerim…

Sana en güzelinden bir cümle kurmak istedim, kuramadım.
Gönlüm sana meftûn,
Bütün güzel kelimelerim de gönlümde metfûn.
Af ola!
Lügâtım çok can kaybetti.
Sen sus, ben suspus!
Bana öyle derinden bir bak ki;
Bakışlarında kaybolup can vereyim.
Dîde’nin üstündeki ebrû
Ebrûnun aşağısındaki müjgan ve dîde’n;
Beni neden öldürüyor, neden?
Bir de zülüflerin var, zifirî geceden.
Dilimle sana kuramadığım cümleler,
Dîde’min hududunda birer mülteci
Dilimle sana cümle kuramıyorum, biliyorsun.
Ama bakışlarınla gözlerimden anlıyorsun.
Benim gibi sen de seviyorsun…

 

Dilimin ucundan suskunluk uçurumuna atlayarak intihar ediyor bütün kelimelerim…

Yetim ve öksüz kalıyor cümlelerim.
Anlatamıyorum!
içimde kalıyor hislerim…
Konuşmak; bu kadar konuşamamak olur mu?
Ben konuşurken hiç bu kadar susmadım.
Bütün kelimelerimi ucunda katlediyor dilim.
Bütün suskunluğum, dize dize bakışlarımda duruyor.
Gözlerime bak!
Bütün manalar gözbebeğime vuruyor.
Gözlerim, gözlerine mânâ dolu bakıyor.
Biliyorum, bakarken yüreğini yakıyor
Ama kelimelerimi ucunda katleden dilim,
Bana başka şans bırakmıyor.
Ve bende, sana dair birikenler;
Gönlümde rahat durmuyor.
“İlle de SEN, ille de SEN” diyor.

ERDAL ÖZAYDIN

(EZBERBOZAN)

×