Değerli yazarımız, sizi daha iyi tanımamız için bizlere kendinizden bahseder misiniz?
Konya’nın dağlık bir ilçesi olan Seydişehir’de, fındık bağlarının içinde 25 Nisan 1992 yılında dünyaya gözlerimi açtım. Ailemin ilk evladı olmakta birlikte, bir de ilk torunum; iki kardeşim bulunmaktadır. Annem ev hanımı, babam makinisttir. Ailemle, ben 4 yaşında iken Konya merkeze yerleştik.
2010 yılında Zeki Özdemir Anadolu Lisesi Eşit Ağırlık bölümünden mezun oldum. Afyonkarahisar Kocatepe Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümünü 2015 yılında tamamladım. 2016 yılında aynı üniversitede Eski Türk Edebiyatı Bilim Dalı yüksek lisans eğitimime başladım.
Türk Dili ve Edebiyatı öğretmeni, Türkologum aynı zamanda Osmanlı Türkçesi Eğitim koçluğu yapmış bulunmaktayım. Uzun bir hastalık dönemi geçirdikten sonra 2022 yılında ruhen yazmaya başladığım şiirlerimi, yavaş yavaş e dergi ve yayın organlarında yayımlama imkanı buldum. Hali hazırda Dil Issızı şiir kitabım için çalışmalarım devam etmektedir.
Sosyal platformlarda şiir, makale, öykü ve denemelerimi ayrıca şiir seslendirmelerimi yayımlamaktayım. Seyahat etmeyi çok sevmekle birlikte sık sık doğa yürüyüşlerine, kamp etkinliklerine katılmaktayım. Resim çizmek, kitap okumak, tarihi belgeseller izlemek hobilerim arasındadır.
–Edebiyatla ilgilenmeye, edebi eserler yazmaya ne zaman başladınız?
Henüz 7 yaşında iken ilkokul öğretmenimin teşvikiyle şiirler yazmaya başladım. Fakat edebiyata merakım ve şiirlere olan arzularım lise yıllarında doruklara ulaştı. Şiir okuma etkinliklerinde geri planda kalsam da, içimde derinlerde şiir aşkımı besledim. Ruhumu dinleme imkanı buldukça, içimdeki kelimelere doyumsuz çocuğa sığındım. Bütün kelimeleri adeta bir resmi nakşeder gibi öpüp okşuyor, sonsuza hapsetmek istiyordum. Hayatımın renklerini sözlerle ilmek ilmek inşa ediyordum. İçine kapanık ve hisli bir çocuktum. İnsanlarla inatlaşmayı da severdim ki bu benim edebiyat yolculuğumda ruhen ihtiraslı ve hüzün meraklısı bir kişiliğe bürünmeme sebebiyet verdi. Aşka olan inancımın, gönlü mesken tutan hayali şevkimin ruhumu yücelteceği kanısında oldum her zaman. Dingin ve derin bir tefekkür hissiyatıyla manevi, ruhsal, tarihi, edebî ve eğitici deneme ve makale yazılarımı vücûda getirdim. Osmanlı Türkçesi Edebiyat ve şiir diline aşina bir zihniyet ile eğitim aldığım içindir ki, Arapça ve Farsça keza Azerbaycan Türkçesi ile oldukça meşgul olma olanağı buldum. Divan edebiyatına merakım ile birlikte Osmanlıca şiirlere olan zaafiyetim gün geçtikçe içimdeki heyecanı perçinledi. Yüksek lisans yıllarında bol bol araştırma ve inceleme fırsatı bulduğum bu şiirleri kendi ruhumda harmanlayarak yeniden huzura sunmak ayrı bir şiar ayrı bir keyif ayrı bir huzur oldu benim için. Gayem odur ki, Osmanlıca Türkçesi sevilsin, eserleri okunsun; tarihimize güneş olan bu dalda ilerlemek ve genç nesle bu şiarı sevdirmek nasibimde olsun.
–Basılı veya e-kitap olarak yayında bir kitabınız var mı? Henüz bir kitabınız yoksa eğer kitap çıkartmayı düşünüyor musunuz, böyle bir hayaliniz var mı?
2022 yılında yazın hayatına adım attığım andan itibaren Dil Issızı şiir kitabım için çalışmalarım devam etmektedir. Anlık etkiye dayanan günümüz teknoloji, bilişim ve popüler kültür çağına ayak uydurmak; sosyal mecralarda, e-dergi ve medya organlarında aktif olmak, bu sayede toplumun sağlıklı bilgi, haber ve yazılara daha hızlı ulaşılabildiğini göz önüne alarak da e-kitapların oranının artması önem arz etmektedir. Sosyal platformlarda şiir, makale, öykü ve denemelerimi paylaşma imkânı buldukça daha çok okura erişim sağlamak gönlüme bir nebze olsun huzur vermiyor değil. Hayallerim konusunda teveccüh gösteremem, oldukça ruhu doymaz bir yazar olarak öykülerim, romanlarım, şiir kitaplarım ve oynanan tiyatro eserlerim olsun istiyorum. Maddiyatın oldukça hüküm sürdüğü günümüz çağında ruha ve gönle hitap eden, ruhu süsleyen ve işleyen basılı ve ya e-kitap, dergi, yayım mecralarının desteği oldukça önem arz etmektedir. Vicdanımızın, hissiyatımızın ve geleceğimizin yavaş yavaş sömürülmeye devam ettiği ve ölü zihniyetlerin hüküm sürdüğü bir dünya yerine sorgulayan, araştıran, okuyan ve hisseden insanların arasında yer almak en büyük hedefim. Fakat fildişi kuleden değil hayatın içinden.
–Okumayı hoşlandığınız tür hangisidir?
Bütün türler ilgi alanıma girse de beni en çok etkileyenler sırasıyla edebiyat, tarih ve polisiyedir. Fantastik ve bilim-kurgu kitapları da hayal dünyası için kaçınılmaz türlerdir. Bir yanım gerçek dünyaya aitse de bir yanım fazlasıyla rüyalardan, hayal, sanrı ve birsamlardan beslenir. Bu yüzden manevi ve ruhsal konulu kitapları da elimden geldiğince okumaya çalışıyorum.
–Kendinize örnek aldığınız bir yazar veya yazarlar var mı, varsa bunlar hangileridir?
Necip Fazıl Kısakürek, Sezai Karakoç, Mehmet Akif Ersoy beni kendilerine hayran bırakan, kendimi bulmamı sağlayan, gerek İslâmiyet bazında gerek mistik ve akılcı üslupları ile küresel düzeni yerle yeksan eden yönelim ve arayışları ile beni ve ruhumu tezyin eden usta yazar/şairlerdir.
–Genç okurlara seslenmek ister misiniz? Genç okurlara iletmek istediğiniz bir mesajınız varsa röportajımız vesilesiyle düşüncelerinizi paylaşır mısınız?
Genç okurlara Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî’nin diliyle seslenmek istiyorum. Çünkü O, yeniliklere açık olmayı, özgür düşünmeyi ve hayaller kurmayı çokça tavsiye eden bir ilim ehlidir. Günümüzde ruhumuzun gereksiz bilgilerle, önüne geçilmez hadsiz duygularla çok çabuk kirlendiğini göz önüne alırsak, ruhlarını güzelleştirmeleri, kendilerini dinlemeleri, bunu yaparken gönüllerine danışmaları naçizane fikrimdir. Dünyayı ve insanları keşfetmek için çıktıkları bu yolda daima hedefleri kendileri olsun, önce kendilerini bilsinler, tanısınlar bunu yaparken önlerine çıkacak engelleri aşmak için biz yazarlar elimizden geldiğince, dilimiz döndüğünce aklı ve vicdanı baz alarak her türlü onların yanındayız.
Sizi tanıdığımıza memnun olduk. Röportajımıza ayırdığınız değerli vaktiniz için çok teşekkür ederiz. Size İhakalem edebi web sitesi olarak yazın hayatınızda başarılar dileriz.
Katılın!
Yorumlar